Uzun yıllar, şirket performans değerlendirmelerinde kullanılan finansal tabloların yetersiz kalmasıyla, yatırımcılar; çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG veya ÇYS)) konularındaki risk ve belirsizliklerin şirket performansına etkisini değerlendirmelerine imkân tanıyan verileri talep etmeye başlamışlardır. Diğer taraftan iklim krizinin neden olduğu küresel ısınma, biyoçeşitlilik kaybı, kuraklık riski, gelir adaletsizliği, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, iş ve toplumsal etik ihlalleri gibi konuların sonucu olan finansal, sosyal ve çevresel sorunların göz ardı edilemez boyutlara gelmesiyle, toplumlar; sürdürülebilirlik konusunda daha duyarlı ve bilinçli hale gelmişlerdir. Sürdürülebilirlik konusunda yaşanan bu gelişmeler, şirketleri sorumluluk almaya ve toplum beklentilerine cevap vermek adına; çevre, çalışan hakları, şeffaflık, etik ve hesap verilebilirlik gibi konularda yeni stratejiler geliştirmeye ve faaliyetlerinin çevresel, sosyal ve yönetişim konularına olan etkilerini açıklamaya sevk etmiştir
Bütün bu gelişmeler, Türkiye’de de yakından takip edilmekte olup, bu bağlamda bir dizi düzenlemeye gerek duyulmuştur.
Bu düzenlemeler doğrultusunda, Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması, zorunlu hale gelmiştir.
Sürdürülebilirlik raporlaması, en geniş anlamıyla, paydaşlara bir şirketin toplumdaki rolü ve topluma katkısı hakkında bilgi sağlar ve bir şirketin ekonomik, çevresel, sosyal ve yönetişim konularındaki performansını gösterir. Sürdürülebilirlik raporu, müşteri hizmetlerinden iklim değişikliğine kadar finansal olmayan pek çok konunun şirketin değer oluşturma kapasitesine nasıl katkıda bulunduğunu veya değer oluşturma kapasitesini nasıl etkilediğini ele alır.